7 Aralık 2008 Pazar

en sonunda...

evde boş boş otururken karşıma bir fizikçi olarak enteresan bir fırsat geçti.Bu fırsat bana çok şey öğretecek diye düşünüyordum.Bana ilk görev verildi. Çevirmem gereken tam 25 sayfa vardı.Böyle çeviri yapmayalı bayağı olmuştu.Başta aman seve seve desemde bugün geçti yarın yaparım yarın da işim olursa öbür güne inşallah mantığı ile zaman geçtikçe geçti ve tabir-i caizse yumurta kapıya dayandığında bir panik hali belirdi bende.Aman allahım nasıl yaparım da yetiştiririm düşüncesini diğer yanımdaki sağduyum aman yaaa niye yapamayasın gibi bir özgüvenle bana dayatarak aklımı karıştırıyordu.Son gunlerde biraz da vicdanımı rahatlatmak amacıyla yavaştan başlamıştım çeviriye.Hatta kursa giderken ve gelirken rutin olarak okuduğum kitapları bir kenara atıp görev aşkıyla aldım ingilizce notlarımı, kalemimi,silgimi ve tabi ki olmazsa olmaz sözlüğümü.Oturuyordum otobüste cam kenarına görüntü de harıl harıl çalışan bir insan manzarası.Hatta bir gün karşımda oturan teyze ahh yavrum sen hangi bölümde okuyorsun.Wallahi okumak zor yavrum Allah yardımcın olsun dedi.Bende sağol teyze çok sağol dedim.Veeee bu kadar uğraştan sonra :) bugün sabahtan aksama kadar çevirip bilgisayara geçirip teslim ettim ama bu kadar yoğun tempo çalışmayalı bir hayli zaman geçmiş bunu anladım.

Hiç yorum yok: