27 Mayıs 2009 Çarşamba

Yasak Aşk Kurbanı Küçük Muhammed...

Ne zamandan beri bir televizyon kanalındaki sabah programını takip ediyorum.Hani evden kaçanlar , cinayete kurban gidenlerin işlendiği programlardan.Yaklaşık 1 aydır kayıp bir çocuk gündemdeydi.Sinoplu olan daha sonra Çorlu ya gelmiş olan bir aile..Ailenin 2 çocuğundan biri olan 6 yaşındaki Muhammed 45 gündür kayıp ve babaannenin ısrarıyla tv programına başvurmuşlar.Ama bu aile diğer ailelerden biraz farklıydı özellikle de anne ve baba.Oğulları kaybolmuş olan anne baba sanki hiç birşey olmamış gibi keyiflerine bakıyorlardı.Kendilerine tahsis edilen otellerde kalıyor,aralarında kendilerine verilen kameralı cep telefonu alma yarışı yapıyor,motorsiklete atlayıp şehir turları yapıyorlardı.Annenin her gün attığı yalanlar da şüpheleri üstlerine çekmişti.Sonra gizli tanıklar ve komşuların ifadeleri çocuğun evlat verildiğini işaret ediyordu.Ama bugün gelen haber bütün bunların hedef şaşırtma olduğunu gösterdi.Çocuk evlerinin çok yakınlarında bir buğday tarlasında çürümüş halde bulunmuştu.Sadece kemikleri kalan cesedi tarlasını ilaçlamaya gelen tarla sahibi bulmuş ve yetkililere haber vermişti.Emniyet cesedin teşhisi için aileyi çağırmış aile de o cesedin kendi çocuklarına ait olduğunu söyledi geriye bu işi kimin yaptığını bulmak kaldı.Akşam üstü okuduğum haberlerde bunun nedenini söylüyordu.Habere göre anne biriyle yasak aşk yaşıyordu ve bunu oğlu görünce muhammed'i dövmeye başladılar.Muhammed de o sırada düşüp kafasını çarptı ve öldü.Çocuğun öldüğünü anlayan anne ve yasak aşkı evlerinde buluştukları komşu çocuklarıyla birlikte cesedi yakınlardaki tarlaya attılar.Şimdilik haberler bu kadar.Sorgular sürüyor..Türkiye'de işler iyice çığrından çıktı.Böyle sorumsuz aileler nelerine güvenerek çocuk yapıyorlar anlamıyorum.Sonuçta olan çocuklara oluyor.Yabancı devletlere boşuna gelişmiş ülkeler demiyoruz.Adamlar kendi ülkelerinde bu yaşansa hemen alırlardı onların elinden çocuklarını.Bu şekilde büyüyen çocukların geleceğinden ne beklenir ki.Ülkemizi kimlere emanet edeceğiz ya.Böyle sorunlu yetişen çocuklara mı?Yazık değil mi bu çocuklara da.Daha fotoğrafı bile olmayan, herkesin dışladığı,dövdüğü bir çocuk daha hiç hayatı yaşayamadan öldü gitti.Buna birilerinin dur demesi lazım.

26 Mayıs 2009 Salı

Pilav Günü mü?

Selam dostlar bu satırları klavyemde yazarken ne kadar yorgun olduğumu anlatamam.Sanırım bende girpliler kervanına katılıyorum.Üstelik sınavıma 1 hafta kala..Ben maşallah diyeyim kolay kolay grip olan biri değilimdir neredeyse 6-7 yılda bir grip olurum.Ama başladı mı da 10 günü geçer.Öksürmeyi bilmem mesela arkadaşlar öksürmeye kalktığımda hep benimle dalga geçerler.Neyse bugün Nişantaşı taraflarındaydım.Hava güzel sıcak ve hafif rüzgarlı.Sabah saatlerinde görülen basık hava kendini biraz toparlamış.Nişantaşı'nda yürüyüş yaparken bir okulun afişi dikkatimi çekti.Hani tipik okullarda özellikle liselerde olur ya pilav günleri..makarna günleri..zart zurt günleri..Tabi ki kimse oraya aa pilav günü varmış haydi toplanıp karnımızı doyuralım telaşı yoktur.Amaç biraraya gelip eski dostları görmek..muhabbet etmek(dedikoduyu unutmayalım!) iyi vakit geçirmektir.Genellikle yaz aylarına denk gelen bu eski mezunlar toplantısında pilav gibi yiyeceklerin tüketilmesi de aslında çok ferahlatmaz insanı.Ama bu bir klasiktir böyle gelmiş böyle devam edecektir......derkeeennn bugün farklı bir bakış açısı görmüş oldum.Belki de uygulanan ama benim yeni keşfettiğim birşeydi.Ne miydi bu farklı uygulama*?Dondurma Günüü...Eski mezunlar derneğinin organizasyonuyla tüm öğrencilerimiz ve mezunlarımız dondurma gününe davetlidir.Bu sıcakta daha ferahlatıcı birşey de olamaz zaten.Akıl edenleri kutluyor benim gibi ağzı sulananlar da doğrudan dondurmacılara koşuyor...

25 Mayıs 2009 Pazartesi

İkaz

Dün çok isteyerek birşey yaptım daha doğrusu istedim.Sonra başladım oturup beklemeye..Bir evet ya da sessizlikti olabilecek cevaplar..Bütün gün onlarca kez kontrol ettim ileti kutumu.Her seferinde heyecanla başlayan hevesim hüzünle son buldu.Bir türlü o cevap gelmiyordu.Tamam dedim sanırım olmayacak.Ben de bazı isteklerimden vazgeçmek zorunda kalacağım.O sırada her zaman rutin olarak yaptığım gibi Facebook sayfamı açtım.Her dönem daha da zorlaştırılan menüsüne rağmen girmekten vazgeçmiyorum.Sonuna kadar devam..Ama artık eskiden olduğu gibi orada olanlar bana é-posta ile iletilmiyor buna kırılıyorum ama neyse :)Sağ tarafta tanıyabileceğin arkadaşlar bölümünde ne zamandır görmediğim bir hocamla karşılaştım.Onun oraya üye olması benim için çok şaşırtıcıydı.Kendisinin profil resmine odaklanıp öylece kaldım.Sonra kendisini daha yakından görmek için hemen profilini ziyaret ettim.Özellikle profil resminde koptum doğrusu.Şaka gibiydi resmen.Kendisi çok iyi ve sessiz kendi halinde biri ve okul zamanında başından tatsız olaylar geçmiş..bu süre içerisinde birkaç arkadaşla beraber yanında olduğumuzu ona göstermek için konuşmaya gitmiştik.Olan olayların ayrıntısını vermesek de pek iyi şeyler değildi.Bazı öğrencilerin bayağı bir sınırı geçme durumu sergilediklerine tanık olmuştuk.Bu durumda haklı olan tarafta durmamız gerekiyordu herşeye rağmen ve öyle yaptık.Bunun üzerine kendisi çok sevinmiş ve eğer böyle bir durum yaşanacak olursa bu öğrencilere karşı kendisini uyarmamızı rica etti.Bizde bunu seve seve kabul etmiştik gerçi öyle bir durumda bir daha yaşanmamıştı.Kendisiyle bir gün minibüste karşılaşmıştık.Hani minibüslerin en arka 5'lileri olur ya.. tam ortada kendisi sağ tarafında da arkadaşımla ben oturuyordum.Hava kararmış... saat ilerlemişti.Kendisi çok yorgun olsa gerek öylece derin bir uykuya dalmıştı.Her zaman indiği durak çoktan geride kalmış...hatta bizim ineceğimiz duraklar gelmiş..bizde o koltukların koruma demirlerinin altından geçerek arabadan inebilmiştik.Neden uyandırmadık ya da ikaz etmedik ineceği durak için şu gün itibariyle bile bilmiyoruz.Ama o fotoğrafta yine eski anılar canlanmış oldu....

24 Mayıs 2009 Pazar

..........

Tertemizdi sanki dünya

gözlerimi açtığım anda

Hiç düşünmeden inandım

masal tadında yarınlara

Yalanlar ortasında kaldı tüm çocukluk anılarım

Çizgi romanların dışında bir kahraman bulamadım

Toz pembe olmasaydı keşke tüm rüyalarım

Hep sorular sordum ama cevaplarını alamadım

Hep yalan söylenmiş hep yalan

Kavuşamadı hiç ayrılanlar, masallar gerçek olmadı

Aşık oldugum sokaklarda kimseler konuşmadı

Ama şehir hiç susmadı hep ağladı hep ağladı…

Son bir umut verse biri

Ve güzel olacak bir gün herşey dese

Ben inanirim belki de bu yalana

Ben de alışırım gözlerimi kapamaya
Bir yol görünse uzaklarda ışıklar altında son bulan

Melekler alsa beni götürse karanlığa teslim olmadan

İşkence gördü asfaltlar, çatlaklarına kan doldu

Yıkıntılar arasında kaç çocuğun hayalleri kayboldu?

İnsan neden kendini unuttu neden kendinden oldu?

Hangi yolda kaç kişi bir hiç uğruna canından oldu?

Hep yalan söylenmiş hep yalan

Ayrılanlar hiç kavuşmadı, dinlediğim masallar hiç gerçek olmadı

Kimse sandığım kadar masum kalmadı, savaş durmadı ölüm azalmadı.





mNg

23 Mayıs 2009 Cumartesi

Pascal Bizi Discoya Götür...


Dün akşam televizyonu izlerken eski bir yüzü gördüm ekranlarda.Pascal Nouma..Bir Beşiktaşlı olarak kendisini çok severim her Beşiktaşlı gibi..Yaptığı herşey olay olmuş..tam bir Beşiktaşlı tabir-i caizse.Kendisi 2000 yılında Beşiktaş'a gelmiş ve aynı sezonun sonunda ayrılmıştı.Ama Beşiktaş taraftarı onu unutmadı.Tekrar tercih edilen futbolcu 2002'de yine takımdaydı.Takımın başarısında da büyük rol oynadı.Şimdi burada değil..uzaklarda reklam müziğinde de belirtildiği gibi.Ama ne biz onu unuttuk ne de o bizi.Reklam filminde Türkçe konuşan Nouma ülkemi çok özledim deyip gözünden yaş akıttığında benim de sağ gözümden bir damla yaş aktı.Gerçek Beşiktaşlılık bu olsa gerek.Kendisinin bütün bağımlılığına rağmen bir hareketle ona olan bakışların değişmesi beni her zaman rahatsız etmişti.Beşiktaş'a cidden böyle Beşiktaş ruhu taşıyacak adamlar lazım.Biz seni unutmadık Pascal.Hala bize disco sözün var... ;)

22 Mayıs 2009 Cuma

Şans-sız-lık.

Bir kere de şansım yaver gitsin yaaa.Bıktım artık aynı şeyleri yaşamaktan :(

21 Mayıs 2009 Perşembe

DÖNÜŞ...

İşte geldim yeniden..Doldu olan olaylar,sevinçler,kederler...Son 5-6 yıldır yurdumuzu kasıp kavuran eurovision neyseki sonuçlandı.Sonuç bize 4.lüğü gösterdi.Bunu hak ettik mi?Bence kesinlikle hayırr..O kadar berbat bir performans şu ana kadar hiç görmemiştim.Hele o gece ki yarışmada sesi tek çıkmayan bizim temsilcimizdi ne yazık ki.Bir de sorular sorulduğunda suçlu organizasyonu yapanlar oldu.Ses sisteminde bir hata olmuş sadece vokallerin sesi yüksek çıkmış.Allah allah nedense bu sadece bizi vurdu.Neyse bugün yeni sistemde eklenen juri oylarının açıklandığını gördüm bir sitede.Sonuçlar çok enteresandı tabi ki 1ve 2. değişmemiş ama jüri oyuna göre Türkiye 7.sırada gözükmüş.Allahtan sadece jüri dikkate alınmıyor.Sıradışı beklenen show ise çok sıradandı.Neyse olan oldu hak eden kazandı.Norweç i baştan çok çok beğenmediysem de ezgileri çok güzeldi..hele kemanlı kısım..Umarız seneye daha iyi bir show daha iyi bir ses yarışır.Tamam her daim bize 12 puan verecek kemikleşmiş bir oy potansiyelimiz var (sağolsun gurbetçilerimiz de olmasa zaten..) ama bu sadece ses yarışması da değil görsellik ve show da çok önemli.Bu telaşların arasında Türkiye'de ilk domuz gribi vakaları görüldü.Acilen tedaviye alınan Irak kökenli 2 Amerikan vatandaşı başta herkesi tedirgin etti.O zamana kadar görülmeyen vaka ile araştırmalar derinleşti.Uçaktaki bütün yolculara tek tek ulaşıldı ama korkulan olmadı.Sayı 2 ile sınırlı kaldı ama bugün sevindirici bir haber geldi hastaneden.Habere göre 2 hastada tedaviye olumlu yanıt vermiş eski sağlıklarına tekrar kavuşup taburcu edilmişler.Bu haberlerde bizi çok mutlu etti.Sabah gündemde neler var diye bakınırken gözüme yansıyan haber beni biraz huzursuz etti.Hani her sabah öğrencilerin "Türküm ,doğruyum... diye başlayan ve Ne mutlu Türküm diyene" diye biten andımız birilerine batmış.Milli eğitim bakanlığı da bunu tartışalım diye bir açıklama yapmış.Yazıklar olsun yani.Tarihimizin sanıyorum eğer yanlış bilmiyorsam ilk bayan milli eğitim bakanı beni heyecanlandırmıştı.Muhakkak iyi birşeyler yapar diye düşünürken bunu düşünmesini duyduğumda hayal kırıklığına uğradım.Bunlardan birşey çımayacağını anladım.Hemen hemen her ülkede sabahları öğrencilerin okudukları antlar neden bizim ülkede bölücülük olarak yorumlanıyor bunu algılayamıyorum.Bizi bugünlere getiren atalarımızın kemikleri sızlıyor.Bugün bunu teklif edenin yarın milli marşımıza ve bayrağımıza karşı çıkmayacağı ne malum..Bu arada bu ülke ve eğitim için elinden geleni yapan ama her türlü iftiraya da maruz kalan ve önceki gün kaybettiğimiz sayın Türkan Saylan'ı saygıyla anıyoruz....Mekanı cennet olsun.

14 Mayıs 2009 Perşembe

Kısa Bir Ara...

Dostlar yazılarıma ara sıra derin aralar verdiğimi biliyorsunuz.Bunun nedeni düşünce eksikliğinden değil hep fazlalığındandı.Ama son günlerdeki yoğunluğum nedeniyle kısa bir tatile çıkıyorum yaklaşık bir hafta boyunca aranızda olamayacağım.Yazılarımı takip eden arkadaşlar bir hafta sonra görüşmek üzere... :)

"ρєρqυιησ"

Evettt dostlar..Başlığa ilk bakanlar bu ne diyebilirler.Dünyamıza daha doğrusu Avrupa ya hayırlı olsun.Karşınızda Avrupanın son icadı "ρєρqυιησ" bu yeni bir meyve.Biraz aşağıda haberle ilgili fotoğrafı da görmeniz mümkün olacak.Kendileri Güney Amerika'da bir ormanda keşfedilmiş.Bunu gören Hollandalı bir vatandaş hemen bunu ülkesine götürmüş ve orada yetiştirmeyi başarmış.Hollandalı uyanık vatandaş Avrupa da bunu piyasaya sunmuş.Üstelik tadını bilmesem de fiyatı biraz tuzlu.Tadını merak edenlerin ödeyeceği fiyat 250 gr için 10 sterlin.Zeytinin biraz irisi olan bu meyve aynı bizim karpuzun minyatür hali. Bu 3 cm'lik "ρєρqυιησ"lar salatalık tadında ve çerez gibi yenebiliyor.Şimdiden İngiltere'de lüks restoran ve kafelerde içkinin yanında yerini almayı becermiş.En yakın zamanda kendileriyle tanışmak umuduyla...

13 Mayıs 2009 Çarşamba

Beşiktaşıma 5 yakışırdı ama olsun...

Kara kartalım benim biricik sevgilim söyle senden başka kimim var benim.:) Gelenek bozulmadı.Beşiktaş hak ettiği kupayı evine götürürken fenerbahçede her zamanki gibi arkasından bakmadan döndü evine.İnşallah şampiyon da olursak sevincimiz daha da artacak.Helal olsun sana.Başta yaşanan olumsuzluklar beni çok üzse de her zaman yanındayız kartalın.Başka birşey demek de istemiyorum. zaten Herşey ortada .)

12 Mayıs 2009 Salı

Ödül Töreni

Bugün bir alışveriş turu yapalım dedik.Zaten bütün gün yaptığım yürüyüşlerle canım çıktı.Tam gittik alışveriş merkezine bir de ne görelim.Görevliler bütün girişleri kapamış, setler çekilmiş,kırmızı halılar serilmiş he bir de unutmadan halının kenarlarına da altın süsü verilmiş parlak demirler hazırlanmış.Halk etrafta çoğunluk oluşturmuş gruplar halinde meraklı gözlerle olan bitene bakıyorlar.Ee alışveriş yapmak istiyoruz ne olacak diyoruz görevliler kusura bakmayın kapalıyız diyorlar.İnsan alışveriş yapmak için bir yere gidiyor ve giremiyor.Ne kadar tuhaf.Başka bir tuhaflık ise oranın hiç bir alana sahip olmaması bir ödül töreni için.İnsan alışveriş hakkının elinden alınmasına çok sinirleniyor.Benim bütün programım bozulmuş oldu.Sonra başka bir mekana gitmek zorunda kaldım ne yazık ki.Ama günün sonunda evime geldiğimde elimi yüzümü yıkayıp yatağıma uzandım öylece uyuyup kalmışım...Şu anda Hadise'nin performansını merakla bekliyorum.Umarım performans kıyafetteki gibi beni hayal kırıklığına uğratmaz.Kendisine çok çok başarılar diliyoruz.Gerçi bizim ülkemizde böyle şeyle çok abartılıyor ama bugünlerde olmazsa millet olarak bir araya geleceğimiz yok gibi.Ne dersiniz haklı değil miyim?

11 Mayıs 2009 Pazartesi

Profilinde Saklanmak...

Hani şu yüzyılın çılgınlığı varya "Facebook" cidden süper bir buluş.Yapımda ve yayında emeği geçenlerin ellerine kollarına sağlık.İnsan herkesle istediği gibi bağlantıyı kurabiliyor tabi profilinin altına saklanmadığın sürece.Gizli kapaklı işleri hiç sevmem.Birşeyi yapacaksan adam gibi yapacaksın.Saklanmadan cesurca.Başka kimlikler altında yazı yazmak kolay.Birilerini de kandırmak kolay.Önemli olan dürüst olman.Ben o site sayesinde çok kişiye ulaştım.Hatta hiç konuşmadığım akrabalarımla bile konuşma imkanı yakaladım.Kendimi Serap Ezgü'nun programında gibi hissettim doğrusu.Yıllardır görmediğim yolda karşılaşsak tanıyamayacağım kuzenimi gördüm,tekrar tanıştım.Tabi başka buluşmalar da oldu.Okullardan arkadaşlarım.Kimisi evlenmiş..kimisinin ise çocuğu bile olmuş.Geçen zamanı düşününce dün gibi yakın.Ama bize yakın..sular gibi akıyor günler,haftalar,aylar ve yıllar...Geçen zaman insanları da başkalaştırıyor.Şartlar öyle gerektiriyor ya da..Her neyse eski dostları görmek güzel.En sevdiğimi görüyorum orada.Yanyana durduğumuz zamanlara rağmen kilometreler var artık aramızda..Herşeye rağmen o sitede o yüzü gördükçe dimahımdan silinmiyor.Zaten silinmesini de istemyiorum.Hani derler ya bana bir tuş kadar yakın.Tabi aradan çok zaman geçti ister istemez duygular da değişti.Ama yine de özel günlerde veya kötü günlerde bir temenniyi birbirinden eksik etmemek çok güzel birşey.Önceden deniz engindi artık o deniz sadece DENİZ .....

10 Mayıs 2009 Pazar

gözlerimi kamaştıran yaz..

Bugün artık kendimi yaza girmiş kabul ettim.Artık üstte fazlalıklara gerek duymadan kısacık kollu tshirtlerimi giydim..şortlar ve mini eteklerim de yakındır...Tabi bu yılın çoğunu yatarak geçirdiğim için bozulan görüntümü biraz derli toplu hale getirdikten sonra.Bugün dünden kalan gezime aynı yerden olmasa da devam ettim.Bugün bir su kenarına gittim.Denizin iyot kokusu eşliğinde sporumu yaptım bir iki birşey atıştırdıktan sonra yolda dondurmamı da yalayarak evin yolunu tuttum.Ne zamandır gölgede kalmış beyaz tenim korunmasızca güneşi görünce pembeleşti.Eve geldiğimde hemen iki bardak suyu diktim.İçim yanmış yahu...Güzel günler insanı mutlu ediyor.Hele kelebekleri de düşünürsek.Kelebeklerden de haber aldım bugün.Ama eve geldiğimde bir hayli yorulmuştum.Şimdi ise "evidence" eşliğinde nette sörfteyim.Omuzlarımda yaptığım hareketlerle çalışan kaslarımın yorgunluğu.Laktik asit depolanmış kaslarımın sesi..Bu arada yarın evde misafirler olacak.Dip köşe temizlik var.En nefret ettiğim şekilden..ohh bee demek bazen çığlık atacak gibi doluyor içim.Güzel çirkin herşeyi yaşamak istiyorum.Gaza gelip coşmak istiyorum.Mazera istiyorum belki de gelen yazla...Hoşgeldin yazzzzzzzzzzz... :O

9 Mayıs 2009 Cumartesi

Yeni Kelebekler ...

Bugün bambaşka bir gün yaşadım.Ne zamandır program yapıp yapıp bozduğumuz fikir dostumla beraberdik.İstanbul'u hiç bilmiyormuş gibi en bildiğim yerlerde kendimi ona teslim ettim.Baştan keşfettim dikkat etmediğim şeyleri..Sımsıcak bir İstanbul'da etrafıma bakamadım gözümün çiçeğine çiçeğine vuran güneşten..hani öyle derler ya...Sonra farklı bir yere gittik bir dans kursuna...Olağanüstü denebilecek kıvamdaydı.Dans nasıl bir tutkudur,nasıl bir aşktır.O salsa melodileri üzerindeki estetik eller..kıvrak beller..melodiyle kendini öylece bırakan adımlar ve en önemlisi o anda hissettiğim midemdeki kelebekler.Dün son zamanlarda her okuyanın fevkalade fevk-i nde olan Elif Şafak'ın AŞK kitabını aldım.Daha okuyabildiğim 3-4 sayfa olmasına rağmen bende hissettim o aşkı bugün.Suratım gülmeye başladı o pembe yanaklarımla..adımlarım hızlandı.Bakışlarım değişti hatta konuşmam.Şarkılar söylemeye başladım kendi kendimce gülerken.Ben ne zamandır bazı duygularımı ihmal ettiğimi bugün anladım.Meğer hayat beni dört duvarına kıstırmış duygularımı vakumluyormuş içimden.Hayat bu işte kanatlanıp uçmak dururken dört duvar içinde hapsolursun yaşamak için bir neden ararken ölmek için bulursun...Bugün beni mutlu eden herkese çok çok çok teşekkür ederim...Yeni kelebekler sizleri de seviyorum ;)

5 Mayıs 2009 Salı

Son Numaran Kaç?

Hadi bakalım alın ellerinize nüfüs kağıtlarınızı şimdi hazırsanız son rakamına göz iliştireceksiniz.Eğer son rakamı 4 ise sizde şanslı bir köftesiniz.Anneler günü armağanı olarak devletten 400 lira kazandınız.Yapmayın sakın böyle saçma birşeye aldandık demeyin.Ama ülkemizde buna inanan ve banka önlerinde kuyruk oluşturanlar çok.Üstelik sadece son rakamı 4 olanlarda değil kimliğini kapan gelmiş.Duyduk duymadık demeyin eyy ahaliii 4oo lira burada.Üstelik anneler günü hediyesi olarak adlandırılan bu hayali hediye için erkeklerde kuyruktaki yerlerini almış.Devletimizde yaşanan ekonomik kriz açık ve seçik.Herkes zor durumda..işsizler hergün biraz daha arttırıyor sayıyı...Ama bunun dışında bir de fırsatçılar var...beleşçiler...Her duyduğuna atlayan.Gözünü karartmış bedava birşey gelsin de ne gelirse gelsin diyenler.Bunlara uyuz oluyorum saklayamam.Bu tiplerden uzak kalmayı yeğlerim her zaman.Otura otura tv nin başında ülkedeki her türlü profili öğrenmiş oldum.Oturarak birşey olmuyor gerçi.. olan işsizlik gibi her geçen gün artan kilolarıma oluyor.Maalesef ki :(

3 Mayıs 2009 Pazar

! yuh artık !

25 Yıllık hayatım boyunca bir kere olsun küfür etmedim ama yaşadıklarım beni bu hale getiriyor.Kadere sövüyorum şansızlığıma çıldırıyorum.Ben böyle dünyanın içine........

1 Mayıs 2009 Cuma

Kabus Geri Geldi- ! MAYIS !

Olaylı 1MAYIS her zamanki gibi olaylar devam ediyor.Yetkililer Taksim'e çıkartmamakta haklı.Zaten alınan önlemler oradaki zararsız gruba değil.O zararsız grubun arasına girerek yapacaklarını yapmak isteyen o cani gruba.Amaç ortalığı feci bir şekilde karıştırmak.Sabahtan beri izleyebildiğim kadar haberleri takip etmeye çalışıyorum.Bir yerde davullu zurnalı bir bayram havası diğer yanda ise vahşice bankamatikleri parçalayan,kaldırımları söken,polise taşlar,demir bilyeler atan grup.Ben bu işi anlayamıyorum.Tabi amaç ilk başta devlete zarer verme,düzeni bozma,kaosa sürükleme ...Oradaki esnafın ne günahı var.Zarar gören dükkanlar,araçlar,yanan binalar...Bu nasıl bayramdır allah aşkına..Bunun nesi desteklenebilir.Bunun her yıl böyle olacağı kesin bu sendikaların da bu olayların çıkacağını bile bile oraya gitmek için ısrar etmesi yersiz bence.Çünkü araya giren provakatif grup diğer sendikaların da adını lekeliyor bu yaptıklarıyla.Bütün olaylar sonra onlara maal ediliyor.Yazık günah o polise,o sökülen kaldırımlara,kırılan camlara..Bunlar yine bizim verdiğimiz vergilerle oluyor.Halkın artık bilinçlenmesi lazım.Bu olayların olmaması için bazı istelerden vazgeçilmesi gerekiyor kanımca...